10 yıl Bahçeşehir Belediye Başkanlığı
yapmış, Avrupa Konseyi’nden Şeref Bayrağı ve Çevre Diploma Ödülü almış,
birçok Belediyecilik uygulamasında ilklere imza atmış, 10 yıllık
Belediye Başkanlığı döneminde bir tek imar planı tadilatı yapmamış, adı
hiçbir şekilde rantın yanından geçmemiş, "KORUMANIN SAYISI İLE
USULSÜZLÜĞÜN BOYUTU EŞİT ORANDADIR" söyleminde bulunmuş Kemal Aydın'ın Başakşehir' de seçimi kazanacağına inandığımız için efendice, kibarca, dürüstçe destek verdik.
Bu desteği Kemal Aydın'a veren herkes, İlçe Başkanlığı ve ekibi tarafından ötekileştirildi,
hakarete uğradı, çok çirkin söylemlerle rencide edildi. Kendi
destekledikleri aday olmazsa partiye oy verilmeyeceği söylemi; ilçemizin
Belediye Meclis Grup Başkanvekili tarafından en yüksek tonda
seslendirildi, biz yine kibarlığımızı ve efendiliğimizi bozmadık.
Biz, "önemli olan yarışın; parti içindeki yarış olmadığını, mücadelemizin AKP ile olduğunu" her ortamda dile getirdik. Biz Başakşehir'de seçimi kazanmak için diğer siyasi partilere oy vermiş insanlardan oy almamız gerekirken, kendi partimizin bir tek üyesini kırmamamız gerektiğinin altını çizdik.
Kötü mü yaptık?
İlçemizde aday olan Özgür Karabat ve arkadaşlarını tebrik ediyorum.
Ancak önemli olanın bugün çekilecek halay değil, 30 Mart’ta çekilecek halay olduğunu da hatırlatmak isterim.
Ayrıca
Kemal Aydın'ın yanında, yakınında olup ona destek veren tüm
arkadaşlarımıza da sonsuz teşekkür eder, vermiş oldukları emekler
karşısında ise saygıyla eğilirim.
ADAYLAR NASIL BELİRLENMELİ?
90 yıllık çınar, kurucu iradenin partisi, partimiz Cumhuriyet Halk Partisi'nde adaylar nasıl belirleniyor?
Sevgili
dostlar buraya kadar bizim yaptıklarımızı ve bize yapılanları anlattım
ancak bir de aday adaylarının seçilme sürecinden bahsetmek de önemli
diye düşünüyorum.
Partimiz İstanbul'da bazı ilçelerde eğilim yoklaması kararı almasıyla "eğilim yoklamasında aday sayısına göre ilk üç, dört ve beşe giren adaylar arasından kamuoyu anket çalışmaları yapılacak" denildi. Bu anketlerden sonra merkez yoklamasıyla karar verileceği genelgede bildirildi.
Buraya kadar her şey güzel!
Eksiğiyle
fazlasıyla, ilçelerde aday adayları arasında bazen eşit bazen eski ilçe
başkanlarının lehine çalışmalarla eğilim yoklamaları sonuçlandı. BEŞ KİŞİLİK adayları belirleme komitesi; çalışmalarını tamamlayıp adayları belirledikten sonra, önce MKYK sonrada PM’de kabul ettirdi.
Hayırlı olsun!
Adaylar partimizin adayları elbette elbirliği ile çalışacağız.
90 yıllık çınarımız, partimiz bence şunu yapmalıydı...
Özellikle büyük kentlerdeki eğilim yoklamasından çıkan aday adaylarını, Genel Merkeze çağırıp BEŞLİ KOMİTEMİZ tarafından yarım
saat dinlemeli; adayın boyuna, posuna, eğitimine, yürümesine, temsil
kabiliyetine, gelmişine geçmişine, dağarcığına, bilgi birikimine,
donanımına, belediye başkanı olduğunda hangi projeleri
gerçekleştireceğine, dürüstlüğüne, ne iş yaptığına, beytül mala el
uzatıp uzatmayacağına, seçmenleri ikna edip edemeyeceğine değin birçok konuda kısa bir mülakat yaparak aday adaylarını tanımalıydı.
Ben inanıyorum ki BEŞLİ KOMİTEMİZ birçok aday adayı hakkında tam olarak bilgi sahibi olmadan gıyabında karar vermiştir.
Oysa işimize bile bir eleman alırken mutlaka bir mulakat yapıyoruz değil mi?
İstanbul'da üç yüz bin, dört yüz bin, beş yüz bin, altı yüz bin nüfusa belediye başkanlığı yapacak, beş
yılda MİLYAR BÜTÇELERİ yönetecek aday adayını belirlerken, AKLI-BİLİMİ
kullanmadan aday adaylarını dahi tanımadan karar vermek, ne kadar doğrudur?
Bu
aday adaylarının bazıları Genel Başkan Yardımcılarına bazı duygularla
(hemşehricilik, inanç temelli,vb nedenlerle) kolay ulaşırken, bazı aday
adaylarına randevu dahi verilmeyişi temsilde adaleti sağladı mı acaba?
Diyelim ki bunları yapmadınız!
Peki,
aday adayları arasından birini belirledikten sonra Beşli Komitedeki
değerli Genel Başkan Yardımcılarımızdan bir tanesi, diğer aday
adaylarını arayıp aday olarak şu arkadaşımızı belirledik bilginiz olsun,
el ele gönül gönüle çalışacağız dese çok mu yanlış olurdu?
Aday
adayları; yok o haber geldi, yok bu haber sızdı, yok MKYK önünde parti
meclisi başlamadan ilçe başkanı tarafından diğer aday adayları
kötülerken ve kendi adayı olmazsa sorun olacak diye yazılı bildiri
dağıtırken, nerede kaldı o çok savunduğumuz FIRSAT EŞİTLİĞİ?
Bulunduğumuz yüzyılda BİLİMİ, AKLI, DÜRÜSTLÜĞÜ, ŞEFFAFLIĞI, GÜVENİ ön plana çıkarmadığımız müddetçe, başarılar sadece tesadüfle gelecektir.
Kalıcı başarıyı ise yakalamamız mümkün olmayacaktır.
Ömer Kazancı
CHP İBB-Başakşehir Belediye Meclis Üyesi
Facebook: omerrkazanci
Twitter: @omerrkazanci
Blog: omerkazanci.blogspot.com
Ömer Kazancı
18 Ocak 2014 Cumartesi
2 Ekim 2013 Çarşamba
Yeniden Cumhuriyet Halk Partisi'ndeyim...
“2011 yılı Ağustos ayında istifa etmek zorunda kaldığım Cumhuriyet Halk Partisi’ne, Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun, ‘Eski Anavatan Partilileri, Eski Doğru Yol Partilileri yani bu ülkede demokratik, laik, sosyal hukuk devletini destekleyen, destek veren Türkiye'nin çağdaşlaşmasına katkı yapmak isteyen bütün yurttaşlarımızı partimizin şemsiyesi altına bekliyorum’ sözü üzerine geri dönme kararı aldım.
18 Eylül 2013 tarihinde parti meclisi kararıyla Cumhuriyet Halk Partisi’ne katıldım. Üye kaydımla ilgili CHP Başakşehir İlçe Başkanlığı’na Genel Merkez tarafından 23 Eylül 2013 tarihinde bilgilendirme yazım gönderildi.
Öncelikle şunu söylemem gerekir ki Sayın Kılıçdaroğlu’nun çağrısı, içinde bulunduğumuz günün koşulları, ülkemizin gidişatı konusunda artık günün birlik beraberlik içinde, aynı çatı altında birleşme günü olduğunun altını bir kez daha çizmiş oldu.
Biliyorsunuz ki bizler, yani bu ülkede siyaset yapanlar hepimiz birer aracıyız. İster Başbakan ister milletvekili ister meclis üyesi olsun, bu makamlarda geçici görevliyiz. Bu görevler bize ülke menfaatini her şeyin önünde tutmak adına verildiğine göre bizlere düşen, onu sonuna dek halkın isteği doğrultusunda sürdürmek olmalı.
Evet, iktidar olmak insanın başını döndürebilir, elde edilen güç yüzünden hatalara da düşürebilir ancak bir ülkeyi intikam duygularıyla yönetmeye kalkan siyasiler, o ülke için son derece tehlikeli olabilir.
Ve ne yazık ki “Uluslar, egemenliklerini geçici bile olsa, bırakacağı meclislere dahi gereğinden fazla inanmamalı ve güvenmemelidir. Çünkü meclisler bile despotluk yapabilir ve bu despotluk bireysel despotluktan daha tehlikeli olabilir. Meclislerin öyle kararları olabilir ki, bu kararlar ulusun yaşamına giderilmesi olanaklı olmayan zararlar verebilir”, “Herkes ulusal görevini ve sorumluluğunu bilmeli, memleket meseleleri üzerinde o düşünceyle, düşünüp çalışmayı görev edinmelidir “ diyen Ulu Önder Atatürk’ün işaret ettiği gibi, Türkiye’nin şu anda içinde bulunduğu korkunç tablo da budur…
O yüzden temennim odur ki Sayın Kılıçdaroğlu’nun çağrısı siyasetle uğraşan herkese bir uyarı, Türk halkına ise gelecekte bizi bekleyen tehlikelerle ilgili bir mesaj olur ve dikkate alınır.
Çünkü başta da dediğim gibi “gün artık birlik olma günüdür” aksi takdirde çok geç olma riski fazlasıyla büyümüştür. Bana gelince bugüne dek yaptıklarım bellidir. Haklıysa haklının yanında, haksızsa da haksızın karşısında durdum. Siyasete Anavatan Partisi ile başladım, çeşitli kademelerde görev yaptım. Bahçeşehir Belediye Başkanı Kemal Aydın ile birlikte Cumhuriyet Halk Partisi'ne geçtik. Bahçeşehir Belediyesi’nde yaptığımız çalışmalar ile Türkiye’yi örnek belediyecilikle tanıştırdık, ödüller kazandırdık.
Bundan böyle geçmişte ve bugün de devam ettiğim siyasi görevlerimde olduğu üzere; tüm bilgi, deneyim ve performansımı Cumhuriyet Halk Partisi’nin önce Başakşehir’de, sonra İstanbul ve Türkiye’de iktidar olması için harcayacağım. Elimden gelen her türlü gayreti ülkem adına sarf ettiğim müddetçe de huzur duyacağım.
Aynı zamanda 35 yıl önce Cumhuriyet Halk Partisi Rize Delegesi olan babam İlyas Kazancıve amcam Recep Kazancı’nın bıraktığı yerden devam edeceğim için de çok mutlu olduğumu söylemek istiyorum.
Bu vesile ile önümüzdeki yerel seçimlerin ülkemize huzur, refah ve barış, bu ülkeyi seven ve kendi çıkarının önünde tutan tüm aday adaylarına ise başarılar getirmesini diliyorum.”
Ömer Kazancı
İBB-Başakşehir Belediyesi CHP Meclis Üyesi
Facebook: omerrkazanci
Twitter: @omerrkazanci
29 Mayıs 2013 Çarşamba
BAHÇEŞEHİR BELEDİYESİ NEDEN KAPATILDI?İŞTE ŞİMDİ ORTAYA ÇIKTI!
BAHÇEŞEHİR BELEDİYESİ NEDEN KAPATILDI?İŞTE ŞİMDİ ORTAYA ÇIKTI!
Evet "Bahçeşehir Belediyesi neden kapatıldı?" sorusunun cevabı bugün çok daha net bir şekilde ortaya çıkmıştır.
Çok çok üzülerek ifade ediyorum ki!...
Bahçeşehir "ranta kurban" edilmiştir.
2009 yılında kapatılan Bahçeşehir Belediyesi; Başakşehir Belediyesi'ne devredildikten ve aradan dört yıl geçtikten sonra, "Gölet bölgesinde", "Pazartürk alanında" ve "Bahçeşehir yamacındaki park alanlarında" sosyal donatı alanı dediğimiz ve çoğunun imarı olmayan veya 0.05 imarlı yerlere, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı 6306 sayılı yasayı gerekçe göstererek "imar planı tadilatı" yapmıştır.
Bu tadilatla "Göletin" Mesa Nurol satış ofisinden, Doğa Parkı Caddesi çıkışına kadar olan bölümü imara açılmıştır. Yapılan bu imar tadilatı ile Bahçeşehir'de en az 250 bin (250.000) metrekare ilave inşaat getirilmekte, sosyal donatı alanları, park alanları, pazar alanları imara açılmaktadır...
İşte tam burada Bahçeşehir Belediyesi "Neden kapatıldı?" sorusu da cevabını bulmaktadır.
Eğer Bahçeşehir ayrı bir belediye olsa, Belediye Başkanı Kemal Aydın ve ekibi iş başında olsaydı, kesinlikle yapılan bu plana karşı çıkacak, bu rant hesapları tutmayacaktı.
İşte; Bahçeşehir Belediyesi dört yıl önce tam da bu yüzden kapatılarak seçim kazanma hesaplarıyla, Başakşehir Belediyesi'ne bağlanmış, önce "Bahçeşehir Belediyesi yok edilmiş", şimdi de "Bahçeşehir" deki "sosyal doku yok edilmeye" çalışılmaktadır.
Şimdiden duyuyorum!...
Başakşehir Belediyesi üst yönetimi, özellikle Bahçeşehir'den sorumlu başkan yardımcısı, "Ne yapalım! Planı biz yapmadık. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yaptı" demeye başladılar bile!...
Ama bu kesinlikle inandırıcı değil ve gerçekle bağdaşmayan açıklamalardır.
Burada; Çevre ve Şehircilik Bakanlığı "Gölet bölgesindeki" Mesa Mesken A.Ş. ve Nurol A.Ş.'ye ait alanlara imar planı tadilatı yaparken, onlar da belediye ile birlikte hareket etmişlerdir. Belediye ile aynı masada oldukları halde, araya "Pazartürk alanını" ve "Anfi tiyatronun" otobana doğru olan planda, park alanı olarak gözüken ve Ispartakule Caddesi'nden bakıldığında sarı sarı endemik bitkilerin ve çiçeklerin olduğu "çok fazla eğimli alan" da imara açılmıştır.
Şimdi soruyorum:
"Belediye yönetimi; eğer bu plana karşı idi ise kendisi bu plana askı süresi içinde acaba itiraz etmiş midir?"
"Bu planı yargıya taşımayı düşünüyor mu?"
Başakşehir Belediyesi bir an önce bu soruların cevabını vermek zorundadır.
Maalesef Başakşehir Belediyesi ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı kafa kafaya verip bu planı gerçekleştirmişler, Mesa Mesken A.Ş., Nurol A.Ş. ise görüldüğü üzere bu plana karşı çıkmamışlardır.
Umarım plana yapılan itirazlar kabul edilir de "Gölet bölgesi" imara açılmaz!
Yoksa gerçekten çok yazık olacak ve iş işten geçmiş olacak!
Bir de üstelik Doğa Parkı Caddesi yapılan bu planlamayla 10 metreden 20 metreye çıkartılacak, bu da demek oluyor ki cadde üzerinde sağlı sollu bulunan yüzlerce "25-30 yıllık ağaçlar yok edilecektir!"
Bahçeşehir ilk kademe belediyesi 1999'dan 2005 yılına kadar imar planı yapma yetkisi olan bir belediye iken, Bahçeşehir Belediyesi Başkanı Kemal Aydın ve ekibi kesinlikle Bahçeşehir içinde imarla ilgili bir plan tadilatına "tevessül etmemiş", şehrin içine bir benzin istasyonu açmamış, Göleti sahiplenip Bahçeşehirlilerin kullanımına sunmuştur.
Artık Bahçeşehir'de yaşayan vatandaşlar bu olaylara seyirci kalmamalı, yasal yollarla haklarını aramalıdırlar.
Geçmişte Gölete fıskiye yaparken, araçların önüne geçip yapılan fıskiyelere karşı çıkan, çürüdüğü için kesilen bazı ağaçların fotoğrafını çekip kamu oyu oluşturmaya çalışanlar nerede?
"Neden bu gün sesleri çıkmamaktadır" diye sormaktan da kendimi alamıyorum.
Ben buradan Mesa Mesken A.Ş. ve Nurol A.Ş. yetkililerine de sesleniyorum:
"Yıllardır Bahçeşehir' den para kazandınız, kazanmaya da devam ediyorsunuz. Helalı hoş olsun. Hiç bir sözümüz yok! Ancak lütfen bu planı kabul etmeyerek bir ilki gerçekleştirin ve Türkiye'ye örnek olun. Bize yüzde 5 turizm spor rekreasyon imarı yeter deyin."
Yoksa Bahçeşehirli sizi de affetmeyecektir (Tabii bu kendimce bir teselli).
Bir çağrımda belediye yönetimine ve özellikle Bahçeşehir'den sorumlu olan belediye başkan yardımcısına olacak!
"Gelin 'Anılarla Bahçeşehir' programlarının sayısını arttıralım. Ayda bir program yerine, dört program yapalım. Geçmiş 1999 ile 2009 yılları arasındaki Bahçeşehir Belediyesi'nin yapmış olduğu güzellikleri, kazanımları, güvenli, temiz, huzurlu, ödüllü "Bahçeşehir' imizi" daha çok analım."
Çünkü!...
Sayenizde Bahçeşehir ne yazık ki sadece anılar da kalacak!
Ömer Kazancı
Büyükşehir-Başakşehir Bağımsız Belediye Meclis Üyesi
Facebook: omerrkazanci
Twitter: @omerrkazanci
Evet "Bahçeşehir Belediyesi neden kapatıldı?" sorusunun cevabı bugün çok daha net bir şekilde ortaya çıkmıştır.
Çok çok üzülerek ifade ediyorum ki!...
Bahçeşehir "ranta kurban" edilmiştir.
2009 yılında kapatılan Bahçeşehir Belediyesi; Başakşehir Belediyesi'ne devredildikten ve aradan dört yıl geçtikten sonra, "Gölet bölgesinde", "Pazartürk alanında" ve "Bahçeşehir yamacındaki park alanlarında" sosyal donatı alanı dediğimiz ve çoğunun imarı olmayan veya 0.05 imarlı yerlere, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı 6306 sayılı yasayı gerekçe göstererek "imar planı tadilatı" yapmıştır.
Bu tadilatla "Göletin" Mesa Nurol satış ofisinden, Doğa Parkı Caddesi çıkışına kadar olan bölümü imara açılmıştır. Yapılan bu imar tadilatı ile Bahçeşehir'de en az 250 bin (250.000) metrekare ilave inşaat getirilmekte, sosyal donatı alanları, park alanları, pazar alanları imara açılmaktadır...
İşte tam burada Bahçeşehir Belediyesi "Neden kapatıldı?" sorusu da cevabını bulmaktadır.
Eğer Bahçeşehir ayrı bir belediye olsa, Belediye Başkanı Kemal Aydın ve ekibi iş başında olsaydı, kesinlikle yapılan bu plana karşı çıkacak, bu rant hesapları tutmayacaktı.
İşte; Bahçeşehir Belediyesi dört yıl önce tam da bu yüzden kapatılarak seçim kazanma hesaplarıyla, Başakşehir Belediyesi'ne bağlanmış, önce "Bahçeşehir Belediyesi yok edilmiş", şimdi de "Bahçeşehir" deki "sosyal doku yok edilmeye" çalışılmaktadır.
Şimdiden duyuyorum!...
Başakşehir Belediyesi üst yönetimi, özellikle Bahçeşehir'den sorumlu başkan yardımcısı, "Ne yapalım! Planı biz yapmadık. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yaptı" demeye başladılar bile!...
Ama bu kesinlikle inandırıcı değil ve gerçekle bağdaşmayan açıklamalardır.
Burada; Çevre ve Şehircilik Bakanlığı "Gölet bölgesindeki" Mesa Mesken A.Ş. ve Nurol A.Ş.'ye ait alanlara imar planı tadilatı yaparken, onlar da belediye ile birlikte hareket etmişlerdir. Belediye ile aynı masada oldukları halde, araya "Pazartürk alanını" ve "Anfi tiyatronun" otobana doğru olan planda, park alanı olarak gözüken ve Ispartakule Caddesi'nden bakıldığında sarı sarı endemik bitkilerin ve çiçeklerin olduğu "çok fazla eğimli alan" da imara açılmıştır.
Şimdi soruyorum:
"Belediye yönetimi; eğer bu plana karşı idi ise kendisi bu plana askı süresi içinde acaba itiraz etmiş midir?"
"Bu planı yargıya taşımayı düşünüyor mu?"
Başakşehir Belediyesi bir an önce bu soruların cevabını vermek zorundadır.
Maalesef Başakşehir Belediyesi ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı kafa kafaya verip bu planı gerçekleştirmişler, Mesa Mesken A.Ş., Nurol A.Ş. ise görüldüğü üzere bu plana karşı çıkmamışlardır.
Umarım plana yapılan itirazlar kabul edilir de "Gölet bölgesi" imara açılmaz!
Yoksa gerçekten çok yazık olacak ve iş işten geçmiş olacak!
Bir de üstelik Doğa Parkı Caddesi yapılan bu planlamayla 10 metreden 20 metreye çıkartılacak, bu da demek oluyor ki cadde üzerinde sağlı sollu bulunan yüzlerce "25-30 yıllık ağaçlar yok edilecektir!"
Bahçeşehir ilk kademe belediyesi 1999'dan 2005 yılına kadar imar planı yapma yetkisi olan bir belediye iken, Bahçeşehir Belediyesi Başkanı Kemal Aydın ve ekibi kesinlikle Bahçeşehir içinde imarla ilgili bir plan tadilatına "tevessül etmemiş", şehrin içine bir benzin istasyonu açmamış, Göleti sahiplenip Bahçeşehirlilerin kullanımına sunmuştur.
Artık Bahçeşehir'de yaşayan vatandaşlar bu olaylara seyirci kalmamalı, yasal yollarla haklarını aramalıdırlar.
Geçmişte Gölete fıskiye yaparken, araçların önüne geçip yapılan fıskiyelere karşı çıkan, çürüdüğü için kesilen bazı ağaçların fotoğrafını çekip kamu oyu oluşturmaya çalışanlar nerede?
"Neden bu gün sesleri çıkmamaktadır" diye sormaktan da kendimi alamıyorum.
Ben buradan Mesa Mesken A.Ş. ve Nurol A.Ş. yetkililerine de sesleniyorum:
"Yıllardır Bahçeşehir' den para kazandınız, kazanmaya da devam ediyorsunuz. Helalı hoş olsun. Hiç bir sözümüz yok! Ancak lütfen bu planı kabul etmeyerek bir ilki gerçekleştirin ve Türkiye'ye örnek olun. Bize yüzde 5 turizm spor rekreasyon imarı yeter deyin."
Yoksa Bahçeşehirli sizi de affetmeyecektir (Tabii bu kendimce bir teselli).
Bir çağrımda belediye yönetimine ve özellikle Bahçeşehir'den sorumlu olan belediye başkan yardımcısına olacak!
"Gelin 'Anılarla Bahçeşehir' programlarının sayısını arttıralım. Ayda bir program yerine, dört program yapalım. Geçmiş 1999 ile 2009 yılları arasındaki Bahçeşehir Belediyesi'nin yapmış olduğu güzellikleri, kazanımları, güvenli, temiz, huzurlu, ödüllü "Bahçeşehir' imizi" daha çok analım."
Çünkü!...
Sayenizde Bahçeşehir ne yazık ki sadece anılar da kalacak!
Ömer Kazancı
Büyükşehir-Başakşehir Bağımsız Belediye Meclis Üyesi
Facebook: omerrkazanci
Twitter: @omerrkazanci
12 Mart 2013 Salı
Kadın sığınmaevi diye diye dilimde tüy bitti!
Kadın sığınmaevi diye diye dilimde tüy bitti!
Uzun zamandır ilçe meclis toplantılarında gündeme getirdiğim kadın ve
çocuk sığınmaevi hakkında, Şubat ayında Başakşehir Belediyesi'ne vermiş
olduğum yazılı önergeye henüz cevap alamadım.
Kadınlar Günü'ne
denk gelen Mart ayı ilçe toplantılarının ikinci birleşiminde, konuşmamı
yaparken yine bu konuyu dile getirdim ve Başkanlık Makamı'na önergemi
hatırlattım.
Artık bu konuda bir cevap değil, kadın ve çocuk sığınmaevinin bir an önce yapılmasını bekliyoruz.
Kadınlar
Günü'nü yeni kutladığımız bu günlerde, herkes kendi üzerine düşeni
yaparken artık bu işe hızlıca bir çözüm bulmak gerekiyor. Çünkü çağdaş
uygarlık düzeyine geçmenin yolu, kadın erkek tüm vatandaşların eşit
olmasından geçiyor.
Halbuki geçmişe baktığımızda Türk kadını
seçme ve seçilme hakkına, önce 1930'lu yıllarda; belediye, muhtarlık ve
ihtiyar meclisi seçimlerinde, 5 Aralık 1934'te ise anayasa ve seçim
kanununda yapılan yasa değişikliği ile milletvekili seçimlerinde
kavuşmuştu.
Türkiye Cumhuriyeti kurucusu Mustafa Kemal Atatürk öncülüğünde,
kadın hakları konusunda gurur verici atılımlar gerçekleştiren Türkiye,
kadına seçme ve seçilme hakkını Avrupa ülkelerinden de önce vererek bu
konuda zoru yıllar önce başarmıştı.
Ve bu konuda haklı bir gurur yaşaması da son derece doğaldı.
Ancak
bugün geldiğimiz noktada, hala yazılı ve görsel basında birçok iç
parçalayıcı kadına şiddet haberleri okuyor ve dinliyoruz. Ne yazık ki
kadına şiddeti önlemek amacıyla birçok yönetmelik ve yasa çıkmasına
rağmen şiddet bir türlü azalamıyor.
Şiddetin nedeni, gerekçeleri
ya da neden yaşandığı konularını irdelemek başlıca bir konu ancak en
azından şu aşamada yapılabilecek bir çözüm önümüzde varken, bu konuda
ihmalkar davranılması insanı derinden üzüyor.
Oysa bir önceki
yasada, nüfusu 50 binin üzerinde olan belediyeler olmak üzere sözü geçen
ve 6 Aralık 2012 Tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren
13 İlde Büyükşehir Belediyesi ve 26 İlçe Kurulması ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanuna göre
yapılan düzenlemede;
“Büyükşehir belediyeleri ile nüfusu 100.000’in üzerindeki
belediyeler, kadınlar ve çocuklar için konuk evleri açmak zorundadır.
Diğer belediyeler de mali durumları ve hizmet önceliklerini
değerlendirerek kadınlar ve çocuklar için konuk evleri açabilirler” deniyor.
Dolayısıyla
artık çoktan yapması gerektiği halde henüz bu atılımı gerçekleştirmeyen
Başakşehir Belediyesi'nin, ivedilikle kadın ve çocuk sığınmaevini
açması, ilçemizde yaşayan ve şiddete uğradığı halde gidecek, sığınacak
yeri olmadığı için boyun eğip kaderine razı yaşamak zorunda kalan nice
kadına, elini uzatıp sahip çıkması gerekiyor.
Çünkü kadın
istihdamını arttırmak yönünde yürütülen politikaların tümü, ancak
şiddete uğrayan kadının şiddetten uzaklaşması ve ruh sağlığının
düzelmesi ile başarılabilir görünüyor.
O yüzden Başakşehir
Belediyesi, bir an önce devletin sıcak yuvasının kapısını açmalı ki
şiddetin tamamen ortadan kalktığı günler hayal olmaktan öteye geçsin.
Tabi
bu alanda sadece Başakşehir Belediyesi değil, İstanbul büyükşehir
sınırlarındaki 39 ilçe belediyesinin de Büyükşehir belediyesi
öncülüğünde kadın ve çocuk sığınmaevleri açması, açılmış olanları da
günümüz koşullarına göre modernize etmesi gerekiyor.
Belediyeler
üzerine düşeni yapsın ki çalışkan kadınımızın her alanda eşit ve özgür
bireyler olarak yaşadığında, iş gücüne ne kadar katkıda bulunduğunu
görebilelim.
İşte o zaman her alanda temsil hakkına sahip
kadınlarımız sayesinde ülkemizin ne kadar gelişip büyüdüğünü ise hep
birlikte dünyaya gösterebilelim.
Aksi takdirde vakit çok geç olur.
Anasız büyüyen çocuklarımız ise gelecekte kaybolur.
Ömer Kazancı
Büyükşehir-Başakşehir Bağımsız Belediye Meclis Üyesi
Facebook: omerrkazanci
Twitter: @omerrkazanci
Etiketler:
Başakşehir,
Başakşehir Belediyesi,
belediyeler yasası,
istihdam,
kadın,
Kadın konukevi,
Kadın sığınmaevi konusu,
kadına şiddet,
Ömer Kazancı,
sığınmaevi,
şiddet
11 Mart 2013 Pazartesi
Ömer Kazancı: "Sokak aydınlatması ve hırsızlık olayları çözülecek mi?"
Ömer Kazancı: "Sokak aydınlatması ve hırsızlık olayları çözülecek mi?"
Büyükşehir-Başakşehir Belediyesi Bağımsız Meclis Üyesi Ömer Kazancı, Başakşehir Belediyesi'ne Mart ayı meclis toplantısında Bahçeşehir Kemal Sunal Caddesi ışıklandırması ve Bahçeşehir'de yaşanan hırsızlık olayları konusunda Başakşehir Belediyesi'ne yazılı bir soru önergesi sundu.
Bahçeşehir Kemal Sunal Caddesi'ndeki ışıklandırmalar ve bölgede yaşanan
hırsızlıklar konusunda; Büyükşehir ve Başakşehir Belediyesi Bağımsız
Meclis Üyesi Ömer Kazancı'nın Başakşehir Belediyesi Mart ayı
toplantılarında sunduğu 1. yazılı soru önergesi şöyle:
Sokak aydınlatma çalışmaları ve hırsızlık olayları ne olacak?
1-
Bahçeşehir Süzer Bulvarı, Ahmet Taner Kışlalı Caddesi, Doğaparkı
Caddesi, Avni Akyol Bulvarı ve Ispartakule Caddesi üzerinde bulunan
elektrik direklerine 7-8 yıl önce süs amaçlı konulan elektrik kabloları
ve aparatları sökülmüş, dağılmış ve direklerden sarkarak çirkin bir
görüntü oluşmasına neden olmuştur.
2-Bahçeşehir 1. Kısım
Mahallesi Kemal Sunal Caddesi üzerinde akşam saatlerinde elektrik
direklerinde problemler mevcut olduğundan ışıklar yanmamakta, açık
otoparklardaki taşlar sökülmüş, kalkmış, caddedeki yeşil alanlar kötü
durumdadır. Karanlıktan ve kontrolsüzlükten dolayı da hırsızlık olayları
çok artmıştır" diyen Kazancı yazılı soru önergesini Başakşehir
Belediyesi Başkanlık Makamı'na sundu ve şu sorularının yanıtlanmasını
talep etti.
"Yukarıda saymış olduğum caddelerdeki elektrik direklerinde bulunan süs amaçlı ışıklandırmaları kaldırmayı düşünüyor musunuz?"
"Kemal
Sunal Caddesi üzerindeki sokak aydınlatmalarını aktif hale getirmeyi
düşünüyor musunuz? Kemal Sunal Caddesi'nde; yol, bordür, tretuar
çalışması yapmayı düşünüyor musunuz?"
"Son yıllarda Bahçeşehir
genelinde görülen yoğun hırsızlık olaylarının önlenmesi için
belediyemizin yapmış olduğu bir çalışma var mıdır?"
Bahçeşehir'de
sokak ışıklandırmaları ve hırsızlıkla ilgili şikayetler uzun süredir
devam ediyor ve bu konuda yapılan ya da yapılacak çalışmalar var mı,
merak ediliyordu.
Ömer KAZANCI
Büyükşehir-Başakşehir Bağımsız Belediye Meclis Üyesi
Facebook: omerrkazanci
Twitter: @omerrkazanci
Blog: omerkazanci.blogspot.com
Ömer Kazancı: "Hoşdere-Esenyurt yoluna çözüm neden çıkmıyor?"
Ömer Kazancı: "Hoşdere-Esenyurt yoluna çözüm neden çıkmıyor?"
Büyükşehir-Başakşehir Belediyesi Bağımsız Meclis Üyesi Ömer Kazancı, Başakşehir Belediyesi'ne Mart ayı meclis toplantısında Hoşdere-Esenyurt yolu ve İstanbul Caddesi'nin ışıklandırması ile Hoşdere mevkiinde konumlanan servis araçlarının çevreyi kirletmesi konusunda Başakşehir Belediyesi'ne yazılı bir soru önergesi sundu.
Bahçeşehir 2. Kısım Mahallesi Hoşdere-Esenyurt yolu, Hoşdere ayrımından Mercedes fabrikasına devam eden ana arter yol ve İstanbul Caddesi üzerinde hiç bir ışıklandırma yapılmaması konularında ve yine aynı mevkiide park eden sevrvis araçlarının çevreyi kirletmesi nedeniyle Büyükşehir ve Başakşehir Belediyesi Bağımsız Meclis Üyesi Ömer Kazancı'nın Başakşehir Belediyesi Mart ayı toplantılarında sunduğu 2. yazılı soru önergesi şöyle:
Kazancı: "3-4 kez soru önergesi verdim, söz alıp gündeme getirdim, gene çözüm olmadı!"
"Boğazköy'den itibaren Hoşdere'ye doğru giden "Hoşdere Esenyurt yolu" ile Hoşdere ayrımından Mercedes fabrikasına kadar devam eden ana arter ve Mercedes fabrikasından Hoşdere'ye inen İstanbul Caddesi üzerinde hiç ışıklandırma olmaması, bu yolları kullanan vatandaşlar açısından can ve mal tehlikesi oluşturmaktadır.
Yine Mercedes fabrikasından Hoşdere'ye inen İstanbul Caddesi üzerinde servis araçlarını park eden araç sahipleri yolu tek şeride düşürmekte, ayrıca burada park halindeyken yol kenarında araçlarının yıkama, bakım ve temizliklerini yaparak çevreyi de kirletmektedirler.
"Bu konularda 3-4 kez önerge vermeme üstelik gündem dışı söz alarak dile getirmeme rağmen bir çözüm olmamıştır" diyen Kazancı yazılı soru önergesini Başakşehir Belediyesi Başkanlık Makamı'na sundu ve şu sorularının yanıtlanmasını talep etti.
1- Bu yolları karanlıktan kurtarmak için gerekli aydınlatma çalışmalarını yapmayı düşünüyor musunuz? Düşünüyorsanız herhangi bir tarih belirlediniz mi?
2- Yol kenarında park eden ve çevreyi kirleten bu araçlara bir yer göstermeyi ve bu alandaki parklanmaları önlemeyi düşünüyor musunuz?
3- Belediye zabıtası bu araçları hiç uyardı mı, bu araçlara Kabahatler Kanununa göre bir ceza uygulaması yapıldı mı?
Bahçeşehir 2. Kısım Mahallesi Hoşdere mevkii ve istanbul Caddesi ışıklandırma sorunu tüm şikayetlere rağmen çok uzun zamandan beri devam etmekte ve yol kenarındaki bu araçlar çevreye ciddi zarar vermekteydi.
Ömer KAZANCI
Büyükşehir-Başakşehir Bağımsız Belediye Meclis Üyesi
Facebook: omerrkazanci
Twitter: @omerrkazanci
8 Şubat 2013 Cuma
Büyükşehir-Başakşehir Belediyesi Bağımsız Meclis Üyesi olarak, Başakşehir Belediyesi'ne Şubat ayı meclis toplantısında
Boğazköy Merkez Camii inşaatının tamamlanması ile kadın ve çocuk sığınma
evi açılmasına ilişkin soru önergesi sundum.
Büyükşehir-Başakşehir Belediyesi Bağımsız Meclis Üyesi Ömer Kazancı'nın, İsmet Yüksel adlı vatandaşın yaşamını yitirmesine neden Boğazköy Merkez Camii inşaatının tamamlanması ile kadın ve çocuk sığınma evi açılmasına ilişkin soru önergem şöyle:
“Yapımı 1,5 yıldır devam eden ama bir arpa boyu yol alınamayan Boğazköy merkez camiinin yapımı için belediyemizin acilen kaynak ayırması ve işi üstlenmesi gerekmektedir.
06 Aralık 2012 tarihinde 28489 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6360 Sayılı “On üç ilde Büyükşehir Belediyesi ve yirmi altı ilçe kurulması” ile ilgili Kanun 5393 Sayılı Belediye Kanununun, belediyelerin görev ve sorumlulukları başlıklı 14.Maddesinin birinci fıkrasının “b” bendinin birinci cümlesinde yer alan “sağlıkla ilgili her türlü tesisi açabilir ve işletebilir” ibaresinden sonra gelmek üzere “mabetlerin yapımı,bakımı,onarımını yapabilir” ibaresi eklenerek, bu konuda belediyelerin önündeki engeller kaldırılmıştır.
Yasada yapılan bu değişiklikten sonra şu anda yaklaşık 7.000 konutun mevcut olduğu Bahçeşehir 2.Kısım Mahallesi Boğazköy Mevkii’nde yapımına başlanan caminin, belediyemiz bünyesinde tamamlanması için gerekli işlemlerin yapılması.
Ayrıca 6360 Sayılı Yasa ile getirilen yeni bir düzenlemede “Büyükşehir belediyeleri ile nüfusu 100.000 in üzerindeki belediyeler, kadınlar ve çocuklar için konukevleri açmak zorundadırlar” denmektedir.
5393 Sayılı Belediye Kanununun 14. Maddesinin birinci fıkrasının “a” bendinin son cümlesinde “Büyükşehir belediyeleri ve nüfusu 50.000'i geçen belediyeler, kadınlar ve çocuklar için koruma evleri açar” metni iptal edilmiş, yeni düzenlemeyle Büyükşehir Bediyeleri ve nüfusu 100.000 in üzerindeki belediyelerin kadın ve çocuklar için konukevi açmasını kanuni zorunluluk haline getirilmiştir.
Kadına ve çocuğa yönelik şiddet haberlerinin her geçen gün arttığı bir ortamda, şiddete maruz kalan kadın ve çocuklarımızı korumak, onlara bir şefkat eli uzatmak, onları ele güne muhtaç etmeden kamunun yani belediyemizin yani devletimizin koruması altına almak, hepimizin görevi olsa gerek.
Bu vesile ile 6360 Sayılı Yasa ile zorunluluk haline gelen kadın ve çocuklar için konukevi açılması için belediyemizin ivedilikle çalışmalara başlaması, acilen ilçemizde bir kadın ve çocuk konukevi yapılması için önerimin başkanlık makamına havalesini dilerim.”
Büyükşehir ve Başakşehir Belediyesi Bağımsız Meclis Üyesi olarak , geçtiğimiz Cumartesi günü Bahçeşehir 2. Kısım Mahallesi Boğazköy mevkiinde bulunan Boğazköy Merkez Camii inşaatında yaşanan elim kaza ile ilgili, 4 Şubat Pazartesi günü yapılan Şubat ayı meclis toplantısı birinci birleşiminde Başakşehir Belediyesi'ne yazılı bir soru önergesi sunmuştum.
Büyükşehir-Başakşehir Belediye Bağımsız Meclis Üyesi
E-mail :omerkazanci@superonline.com
omerkazanci@bahcesehirnews.com
Facebook: facebook.com/omerrkazanci
Twitter: @omerrkazanci
Büyükşehir-Başakşehir Belediyesi Bağımsız Meclis Üyesi Ömer Kazancı'nın, İsmet Yüksel adlı vatandaşın yaşamını yitirmesine neden Boğazköy Merkez Camii inşaatının tamamlanması ile kadın ve çocuk sığınma evi açılmasına ilişkin soru önergem şöyle:
“Yapımı 1,5 yıldır devam eden ama bir arpa boyu yol alınamayan Boğazköy merkez camiinin yapımı için belediyemizin acilen kaynak ayırması ve işi üstlenmesi gerekmektedir.
06 Aralık 2012 tarihinde 28489 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6360 Sayılı “On üç ilde Büyükşehir Belediyesi ve yirmi altı ilçe kurulması” ile ilgili Kanun 5393 Sayılı Belediye Kanununun, belediyelerin görev ve sorumlulukları başlıklı 14.Maddesinin birinci fıkrasının “b” bendinin birinci cümlesinde yer alan “sağlıkla ilgili her türlü tesisi açabilir ve işletebilir” ibaresinden sonra gelmek üzere “mabetlerin yapımı,bakımı,onarımını yapabilir” ibaresi eklenerek, bu konuda belediyelerin önündeki engeller kaldırılmıştır.
Yasada yapılan bu değişiklikten sonra şu anda yaklaşık 7.000 konutun mevcut olduğu Bahçeşehir 2.Kısım Mahallesi Boğazköy Mevkii’nde yapımına başlanan caminin, belediyemiz bünyesinde tamamlanması için gerekli işlemlerin yapılması.
Ayrıca 6360 Sayılı Yasa ile getirilen yeni bir düzenlemede “Büyükşehir belediyeleri ile nüfusu 100.000 in üzerindeki belediyeler, kadınlar ve çocuklar için konukevleri açmak zorundadırlar” denmektedir.
5393 Sayılı Belediye Kanununun 14. Maddesinin birinci fıkrasının “a” bendinin son cümlesinde “Büyükşehir belediyeleri ve nüfusu 50.000'i geçen belediyeler, kadınlar ve çocuklar için koruma evleri açar” metni iptal edilmiş, yeni düzenlemeyle Büyükşehir Bediyeleri ve nüfusu 100.000 in üzerindeki belediyelerin kadın ve çocuklar için konukevi açmasını kanuni zorunluluk haline getirilmiştir.
Kadına ve çocuğa yönelik şiddet haberlerinin her geçen gün arttığı bir ortamda, şiddete maruz kalan kadın ve çocuklarımızı korumak, onlara bir şefkat eli uzatmak, onları ele güne muhtaç etmeden kamunun yani belediyemizin yani devletimizin koruması altına almak, hepimizin görevi olsa gerek.
Bu vesile ile 6360 Sayılı Yasa ile zorunluluk haline gelen kadın ve çocuklar için konukevi açılması için belediyemizin ivedilikle çalışmalara başlaması, acilen ilçemizde bir kadın ve çocuk konukevi yapılması için önerimin başkanlık makamına havalesini dilerim.”
Büyükşehir ve Başakşehir Belediyesi Bağımsız Meclis Üyesi olarak , geçtiğimiz Cumartesi günü Bahçeşehir 2. Kısım Mahallesi Boğazköy mevkiinde bulunan Boğazköy Merkez Camii inşaatında yaşanan elim kaza ile ilgili, 4 Şubat Pazartesi günü yapılan Şubat ayı meclis toplantısı birinci birleşiminde Başakşehir Belediyesi'ne yazılı bir soru önergesi sunmuştum.
Büyükşehir-Başakşehir Belediye Bağımsız Meclis Üyesi
E-mail :omerkazanci@superonline.com
omerkazanci@bahcesehirnews.com
Facebook: facebook.com/omerrkazanci
Twitter: @omerrkazanci
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)