12 Mart 2013 Salı

Kadın sığınmaevi diye diye dilimde tüy bitti!

Kadın sığınmaevi diye diye dilimde tüy bitti!

 

Uzun zamandır ilçe meclis toplantılarında gündeme getirdiğim kadın ve çocuk sığınmaevi  hakkında, Şubat ayında Başakşehir Belediyesi'ne vermiş olduğum yazılı önergeye henüz cevap alamadım.

Kadınlar Günü'ne denk gelen Mart ayı ilçe toplantılarının ikinci birleşiminde, konuşmamı yaparken yine bu konuyu dile getirdim ve Başkanlık Makamı'na önergemi hatırlattım.

Artık bu konuda bir cevap değil, kadın ve çocuk sığınmaevinin bir an önce yapılmasını bekliyoruz.

Kadınlar Günü'nü yeni kutladığımız bu günlerde, herkes kendi üzerine düşeni yaparken artık bu işe hızlıca bir çözüm bulmak gerekiyor. Çünkü çağdaş uygarlık düzeyine geçmenin yolu, kadın erkek tüm vatandaşların eşit olmasından geçiyor.

Halbuki geçmişe baktığımızda Türk kadını seçme ve seçilme hakkına, önce 1930'lu yıllarda; belediye, muhtarlık ve ihtiyar meclisi seçimlerinde, 5 Aralık 1934'te ise anayasa ve seçim kanununda yapılan yasa değişikliği ile milletvekili seçimlerinde kavuşmuştu.

Türkiye Cumhuriyeti kurucusu Mustafa Kemal Atatürk öncülüğünde, kadın hakları konusunda gurur verici atılımlar gerçekleştiren Türkiye, kadına seçme ve seçilme hakkını Avrupa ülkelerinden de önce vererek bu konuda zoru yıllar önce başarmıştı.

Ve bu konuda haklı bir gurur yaşaması da son derece doğaldı.

Ancak bugün geldiğimiz noktada, hala yazılı ve görsel basında birçok iç parçalayıcı kadına şiddet haberleri okuyor ve dinliyoruz. Ne yazık ki kadına şiddeti önlemek amacıyla birçok yönetmelik ve yasa çıkmasına rağmen şiddet bir türlü azalamıyor.

Şiddetin nedeni, gerekçeleri ya da neden yaşandığı konularını irdelemek başlıca bir konu ancak en azından şu aşamada yapılabilecek bir çözüm önümüzde varken, bu konuda ihmalkar davranılması insanı derinden üzüyor.


Oysa bir önceki yasada, nüfusu 50 binin üzerinde olan belediyeler olmak üzere sözü geçen ve 6 Aralık 2012 Tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 13 İlde Büyükşehir Belediyesi ve 26 İlçe Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanuna göre yapılan düzenlemede; “Büyükşehir belediyeleri ile nüfusu 100.000’in üzerindeki belediyeler, kadınlar ve çocuklar için konuk evleri açmak zorundadır. Diğer belediyeler de mali durumları ve hizmet önceliklerini değerlendirerek kadınlar ve çocuklar için konuk evleri açabilirler”  deniyor.

Dolayısıyla artık çoktan yapması gerektiği halde henüz bu atılımı gerçekleştirmeyen Başakşehir Belediyesi'nin, ivedilikle kadın ve çocuk sığınmaevini açması, ilçemizde yaşayan ve şiddete uğradığı halde gidecek, sığınacak yeri olmadığı için boyun eğip kaderine razı yaşamak zorunda kalan nice kadına, elini uzatıp sahip çıkması gerekiyor.

Çünkü kadın istihdamını arttırmak yönünde yürütülen politikaların tümü, ancak şiddete uğrayan kadının şiddetten uzaklaşması ve ruh sağlığının düzelmesi ile başarılabilir görünüyor.

O yüzden Başakşehir Belediyesi, bir an önce devletin sıcak yuvasının kapısını açmalı ki şiddetin tamamen ortadan kalktığı günler hayal olmaktan öteye geçsin.

Tabi bu alanda sadece Başakşehir Belediyesi değil, İstanbul büyükşehir sınırlarındaki 39 ilçe belediyesinin de Büyükşehir belediyesi öncülüğünde kadın ve çocuk sığınmaevleri açması, açılmış olanları da günümüz koşullarına göre modernize etmesi gerekiyor.

Belediyeler üzerine düşeni yapsın ki çalışkan kadınımızın her alanda eşit ve özgür bireyler olarak yaşadığında, iş gücüne ne kadar katkıda bulunduğunu görebilelim.

İşte o zaman her alanda temsil hakkına sahip kadınlarımız sayesinde ülkemizin ne kadar gelişip büyüdüğünü ise hep birlikte dünyaya gösterebilelim.

Aksi takdirde vakit çok geç olur.

Anasız büyüyen çocuklarımız ise gelecekte kaybolur.


Ömer Kazancı


Büyükşehir-Başakşehir Bağımsız Belediye Meclis Üyesi

Facebook:
omerrkazanci

Twitter: @omerrkazanci



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder